Bir yaratım olması için gözlem üzerinden yapılmış bir kavramsallaştırma gerekir.
Bir şey salt olduğu gibi aktarılamaz, gerek de yoktur. Salt duyularla yaşamak bizi bitkiden ayırır karmaşık bir hayvan yapar. İdealize etmek ise bizi biz yapandır. Dilin kendisi bile bu işe yarar. Aslında hatırlamak da idealize etmektir. Bir önceki karedeki şekille bir sonraki karedeki şeklin aynı varlık olduğunu anlamak da soyutlamadır. İnsan bu soyutlamayı en yükseğe taşıyarak gerçek dışı dünyalar yaratır ve o gerçek dışı dünyalardan gerçek dünyaya izler bırakır. Bir şey görürüm, ona anlam veririm, o anlam üzerine bir dünya inşa ederim, o dünyadan getirip ürettiklerim de benim eserim olur.
Temsilin temsilinin temsilinin temsili Mağara, barınak, ev... Yaratmak için önce kavramsallaştırırız Mağara bizi yağmurdan, rüzgardan korur Bu bir sığınaktır, barınaktır deriz Önce barınak kavramını yaratırız, sonra barınak yaparız Önce ev kavramını yaratırız sonra ev yaparız
Hiçbir mağara barınak olarak tasarlanmadı, biz ona o anlamı verdik Ev olarak tasarlanan şeyi de aynı mantıkla ofis yaparız, stüdyo yaparız Geniş terkedilmiş bir atölye buluruz, ucuz deriz eve çeviririz Eve çevrilmiş atölyede konser düzenleriz Eve çevrilmiş atölyeye benzeyen konser alanı tasarlarız Eve çevrilmiş atölyeye benzeyen konser alanında müzik atölyesi yaparız ve buna yaratıcılık deriz
Çünkü yaratıcılık budur